4 Aralık 2014 Perşembe

Tek Kişilik Yaşam.

Bazen ara veririz ya hayata. Yaşamlar kör gibi düğümleşir. Dudaklar mühürleşince, isyan elle birleşir. Bir küçük değnek arar parmaklar. Hayatı değiştiremedikçe, çığlıkları döker beyaz sayfalara. Önce bir kaç çizgi, sonra ardı ardına dökülen kelimeler. Rüyalar bile kaçışa meyleder, hayaller kurtuluşa. Bilir insan daha cezası bitmediğini. Parmaklıklardan gördüğü zifte boyanmış duvarlara, hayalinde bir mavi gök çizer, bir yeşil elma ağacı, bir papatyaya konan kelebek. Ya da cümleler oturtur ruhunu oyalasın diye, yatağının başındaki sıvası dökülmüş duvara. 

Şimdi parmaklıklar yok bedenimizin çevresinde. Bedenler özgür. Hatalarımızın fidyesini ruhumuz ödüyor artık. Zindanlar yüreğimize yerleşmiş. Ruhumuz ağlıyor kalabalık yalnızlıklarda. Bir kötü kalemden, bir yırtık kağıttan medet umuyor insan. Dinleyeni olmayınca kör kuyulara çığlığı akıtır gibi, harfleri peşpeşe sıralıyor parmaklar. Gün batınca el de çekiliyor ya uykuya. Gönül zindanındaki mahkum ne yapsın. İçindeki çığlıklar damla damla çiğ oluyor da gözlerinden yuvarlanıyor baş koyduğu yastığa. Sessizlik, kimsesizlik, çaresizlik...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder